Türk Medline
Dokran

BİLİNEMEYEN SOL ANA KORONER ARTER VE PROKSİMAL SOL ÖN İNEN ARTER LEZYONLARI

BERKTEN BERKALP, CELAL KERVANCIOĞLU, DERVİŞ ORAL

Archives of the Turkish Society of Cardiology - 2000;28(1):33-38

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD Ankara

 

Sol ana koroner (LMCA) ve proksimal sol ön inen (LAD) arterlerin sol ventrikülün geniş bir bölümünü kanlandırmaları nedeniyle, bu lokalizasyonlardaki lezyonlar önem taşımaktadır. Anjiografik olarak saptanabilen lezyonlar değişik derecelerde aterosklerozun varlığı konusunda dikkat çekicidir. Bununla beraber ateroskleroz normal koroner anjiogramlara rağmen bulunabileceği gibi, bazen de proksimal sol koroner sistemin koroner anjiografi ile görüntülenebilmesi mümkün olmayabilir. Bu çalışmada anjiografik olarak saptanamayan LMCA ve proksimal LAD lezyonları intravasküler ultrason ile değerlendirilmiş, plak özellikleri ve vasküler değişiklikler incelenmiştir. LAD lezyonu olan 145 hastanın 55'inde (%38) bu bölgelerde ateroskleroz belirlendi. İncelenen 77 segmentin 26'sı (%33,8) LMCA'de (2 ostium, 1 orta, 23 bifurkasyon lezyonu), 51'i (%66,2) proksimal LAD'de (28 ostial lezyon) idi. Yüzde kırk üzerinde plak yükü LMCA'de 10 (%38,5), ostial LAD'de 20 (%71,4) ve proksimal LAD'de 22 (%95,7) segmette saptandı.Lezyonlar eksantrik plak yapısında idi ve kalsifikasyon sıklığı azdı. LMCA ve ostial LAD'de daha çok yumuşak ve mikst plaklar gözlenirken, proksimal LAD'de fibröz plak morfolojisi ön planda idi. Yetersiz arteriyel remodeling nadir görülürken,LMCA'da %38,5 oranında saptanan kompansatuar damar dilatasyonu proksimal LAD lezyonlarında %47,8'e ulaştı. Sonuç olarak koroner anjiografi ile belirlenemeyen LMCA ve proksimal LAD lezyonları eksantrik plak yapısına sahip olup, sıklıkla kompansatuar damar dilatasyonu ile birliktelik göstermektedirler.