Türk Medline
Dokran

DİSPNE ’YE KLİNİK YAKLAŞIM

UĞUR GÖNLÜGÜR, BAHADIR KIRILMAZ

Klinik Tıp Aile Hekimliği Dergisi - 2011;3(1):0-0

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD, Çanakkale

 

Dispne, kişinin zorlayarak nefes alıp verdiğinin, solunumunu yürütmede zahmet çektiğinin farkına varması olarak tanımlanmaktadır. Hastalar bunu nefes darlığı, soluk alamama, göğüste baskı, hava açlığı, boğulma hissi şeklinde tarif edebilirler. Dispne hissi özünde bir duygu olduğu için deneysel hayvan modeli yaratılamayan bir hastalıktır. Dispne hissinin 2 bileşeni vardır: Birincisi özgün reseptörlerden gelip (genelde mekanoreseptör) beyin korteksine giden duysal algılar, ikincisi ise gelen algıya korteksin verdiği duygusal tepkidir (1). Beyinde dispne algılarının toplandığı özgün bir bölge gösterilememiştir. Periferdeki dispne reseptörleri ise havayolu, akciğer, solunum kasları, göğüs duvarı, kemoreseptörlerde yer alabilir. Bu reseptörlerin fizyolojik çalışmasını bozan her faktör dispne hissini oluşturabilir. Kişinin yüzüne bir yelpaze ile hava üflenmesi trigeminal sinir aracılı yol ile dispne hissini hafifletir. Diğer yandan kişinin karbon dioksit narkozuna girmesiyle, anksiyolitik veya narkotik ilaç kullanımıyla dispne hissi körleşebilir. Dispne hissi solunum işinin artışıyla kendini gösterdiğinden bu hissin solunum aygıtını aşırı veya gereksiz çalışmaya karşı koruyan bir düzenek olduğu öne sürülmektedir.