Türk Medline
Dokran

EĞİTİM DÜZEYİ VE CİNSİYETİN İNME ÖNLENEBİLİRLİĞİ ÜZERİNDEKİ ROLÜ: ANKARA ACROSS SUBGRUP ANALİZİ

İREM ERKENT, MEHMET AKİF TOPÇUOGLU, MİNE HAYRİYE SORGUN, HALE ZEYNEP BATUR ÇAĞLAYAN, CANAN TOGAY ISIKAY, BİJEN NAZLİEL, ETHEM MURAT ARSAVA

Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - 2020;26(3):236-242

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Ankara

 

GİRİŞ ve AMAÇ: Son yıllarda yapılan çalışmalar, inmelerin büyük bir kısmının risk faktörü modifikasyonu ve yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir olduğunu ortaya koymuştur. Kadın cinsiyet ve düşük eğitim seviyesi artmış inme riski ile ilişkili iki önemli sosyodemografik faktör olarak ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, inme açısından dezavantajlı kabul edilen bu iki özelliğin ülkemiz özelinde inme önlenebilirliği ile etkileşimi incelenmiştir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamız Ankara ilinde kapsamlı inme merkezi şeklinde fonksiyon gören üç araştırma üniversitesi bünyesinde prospektif olarak yatırılarak değerlendirilen 787 iskemik inme hastasının klinik ve laboratuvar verileri dahil edilerek gerçekleştirildi. İnme anında inmenin önlenebilirliği “Yaşamsal 7” (hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, sigara, obezite, diyet ve fiziksel aktivite) faktörlerinin ne oranda kontrol altında olduğuna göre değerlendirildi. Eğitim seviyesi ve cinsiyetin inme önlenebilirliği üzerine etkileri ikili ve çok değişkenli modeller kullanılarak incelendi. BULGULAR: Çalışmamıza dahil olan hastaların %65’i ilk öğretim düzeyi veya altında eğitim almışlardı; %41 hastamız ise kadın idi. Düşük eğitim seviyesi “Yaşamsal 7” faktörlerinden, kötü diyabet kontrolü, aktif sigara kullanımı, obezite, sedanter yaşam ve kötü beslenme alışkanlıkları ile anlamlı bağlantı göstermekteydi; bu grupta önlenebilir inme varlığı (≥4 faktörde kontrolsüzlük) %52 oranında mevcut iken, lise veya daha üstü seviyede eğitimli grupta bu oran %43 olarak saptandı (p=0, 012). Kadın hastalarda obezite varlığı ve sedanter yaşam anlamlı olarak fazla iken, daha az sigara kullanımı mevcuttu. Genel olarak eğitim seviyesi açısından da erkeklere göre daha dezavantajlı olan kadınlarda önlenebilir inme oranı sayısal olarak daha fazlaydı (%52’ye %47; p=0, 108). Çok değişkenli analiz sonucunda kadın cinsiyet (p=0, 021) ve düşük eğitim seviyesi (p=0, 006) önlenebilir inme açısından bağımsız risk faktörleri olarak gözlendi; kadın cinsiyet ve önlenebilir inme arasındaki ilişkinin %31’inden kadınlarda daha sık oranda gözlenen düşük eğitim seviyesinin sorumlu olduğu saptandı. TARTIŞMA ve SONUÇ: Gerek kadın cinsiyet, gerekse düşük eğitim düzeyi inme önlenebilirliği ile ilişkili faktörlerdir. Aynı zamanda yüksek inme riski de taşıyan bu hasta gruplarında önlenebilir inme faktörlerinin gözden kaçırılmaması için ilave stratejilere ihtiyaç vardır.