Türk Medline
Dokran

KAROTİS STENOZU OLAN HASTALARIN STENT TEDAVİSİ ÖNCESİ VE SONRASINDA MİKROEMBOLİK SİNYALLERİNİN TESPİT EDİLEREK İLİŞKİLİ OLDUĞU FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

PINAR UZUN USLU, MUSTAFA BAKAR, BAHATTİN HAKYEMEZ

Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi - 2020;26(3):243-250

Eskişehir Şehir Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Eskişehir

 

GİRİŞ ve AMAÇ: İskemik inme, dünyada mortalite ve morbiditenin önde gelen nedenlerindendir. İskemik inme etyolojisinde karotis arter stenozu önemli bir rol oynamaktadır. Ciddi karotis darlıklarında karotis arter stentleme (CAS), hem semptomatik hem de asemptomatik hastalarda endarterektomiye alternatif bir tedavidir ve CAS’ın tercih edilme sıklığı giderek artmaktadır. Transkraniyal doppler (TCD) ve difüzyon MR (DWI) saptanabilen mikroembolik sinyallerler (MES) hem karotis arter stenozuna bağlı hem de CAS’a bağlı olarak ortaya çıkabilir. Çalışmamızda hastalarda stent tedavisi öncesi ve sonrası MES sayımı yapılarak ilişkili olduğu durumlar saptanmak istenmiştir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Prospektif olarak yaptığımız bu çalışmaya karotis arter stentleme kararı verilmiş olan semptomatik ve asemptomatik 40 hasta dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, anamnezleri, risk faktörleri, medikal tedavileri, vital parametreleri ve nörogörüntülemeleri değerlendirildi. CAS öncesi ve sonrası National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) ve modified Rankin Scale (mRS) hesaplandı. Hastalara CAS’dan 12-24 saat önce ve 12-24 saat sonra TCD ve DWI ile MES sayımı yapıldı. Stent sonrası klinik bulgular ve komplikasyonlar takip edildi. BULGULAR: Hastaların %44, 7’sinde stent öncesi, %13, 2’sinde stent sonrası ipsilateral MES saptandı. %55 hastada stent sonrası yeni sessiz enfarkt olduğu görüldü. CAS öncesi ve sonrası hastaların NIHSS: 1, 7 ve mRS: 0, 6 olarak saptandı. MES ve DWI sonuçları arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Ancak plak morfolojisinin hem MES hem de DWI sonuçlarına anlamlı etkisi olduğu tespit edildi (p<0, 05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Mikroembolik sinyaller inme rekkurrensine ve nöronal iskemik hasara yol açabilecek bir parametre olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle serebral mikroembolileri de gösterebilmek giderek önemli hale gelmektedir. Günümüzde yapılan çalışmalar ve geliştirilen yöntemler ile CAS'a bağlı majör komplikasyon ve inme riski oldukça azalmıştır. Ancak bu süreçte klinik bulgu vermeden ortaya çıkan mikroembolik sinyalleri de azaltabilmek için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.