Türk Medline
Dokran

MYASTENİA GRAVİSTE TİMEKTOMİ: KONSERVATİF TEDAVİ UYGULANAN HASTALARLA KARŞILAŞTIRMA

MUHTEŞEM GEDİZLİOĞLU, PINAR ÇE, ESRA ARPACI, DEMET CEVHER, AHMET KULAN

Neurological Sciences and Neurophysiology - 2006;23(2):116-123

İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji, İzmir, Türkiye

 

Amaç: Timektominin myastenia gravis tedavisinde etkinliğini araştırmak. Yöntem: Nöromüsküler hastalıklar polikliniğinde izlenen timektomi (TMT) yapılmış 40 hastanın demografik ve klinik bulguları prognoza etkisi açısından incelendi ve, konservatif tedavi (KT) ile izlenen hastaların (54 hasta) özellikleri ile karşılaştırıldı. Klinik bulguların şiddeti Osserman skalasına göre sınıflandı. TMT öncesi ve sonrası ile KT grubunda başlangıç ve son değerlendirmedeki ilaç (prednizolon, piridostigmin, azatiopirin) dozları not edildi. Prognozları belirlendi. Bulgular: İki grup yaş ve hastalık başlama yaşı dışındaki demografik özellikleri, cins, ortalama izlem süresi, Osserman evrelerine dağılım açısından benzerdi. TMT grubundaki hastalar hem hastalık başlama yaşı, hem de TMT sırasındaki yaş açısından daha gençtiler. TMT grubunda operasyon sırasındaki yaş, hastalık başlama yaşı, cins, operasyona dek geçen süre prognoz ile ilişkili bulunmadı. Her iki grupta da tedavi sonrası prednizolon ve piridostigmin dozları anlamlı olarak azaltılmıştı, azatiopirin dozu ise değişmemişti. Prednizolon almayan ya da çok düşük dozda alan hastaların oranı TMT grubunda iki kat daha fazlaydı. Ancak son ortalama ilaç dozları, her 3 ilaç için iki grupta benzerdi. Son değerlendirmede TMT grubunda iyilik saptanan hasta oranı % 75, KT grubunda % 40 olarak belirlendi. TMT grubunda hiç ölüm olgusu yoktu. KT grubunda ise 6 hasta kaybedilmişti. 3 ölüm miyastenik krize bağlıyken, 3 ölüm diğer nedenlerden ileri gelmişti. Sonuç: Serimizde miyastenia gravis prognozuna etkisi açısından TMT sonuçları KT grubundan belirgin iyi görünmektedir. Ancak iki grubun yaşlarının farklı olması nedeniyle sonuçlar ihtiyatla ele alınmalıdır. Literatürde çok az sayıda çalışmada rastlandığı gibi özdeş hastaların değerlendirildiği geniş çalışmalara gerek vardır.