Türk Medline
Dokran

NEGATİF APENDEKTOMİLERDEN KAÇINMANIN YOLU: ULTRASONOGRAFİ BUNU BAŞARABİLİR Mİ?

KİNYAS KARTAL, PINAR YAZICI, TANER MEHMET ÜNLÜ, MEHMET ULUDAĞ, MEHMET MİHMANLI

Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Dergisi - 2017;23(2):134-138

Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği, İstanbul

 

AMAÇ: Akut apandist tanısı, genellikle semptomlar ve fizik muayene bulguları ile konulabilmektedir. Fakat, apandist tanısını kesinleştirmek her zaman kolay olmamaktadır. Bu çalışmada, akut apandist tanısında ultrasonografinin (USG), beyaz kan hücresi (WBC) ve C-reaktif protein (CRP) bulgularıyla birlikte kullanımının apandist tanısındaki yerini göstermeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Ocak 2014-Ocak 2016 arasında, merkezimizde akut apandist tanısı ile ameliyat olan 470 hastanın bilgileri geriye dönük olarak tarandı. Hastaların patoloji sonuçları, CRP ve WBC düzeyleri ve USG sonuçları istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Hastalar patoloji sonuçlarına göre, lenfoid hiperplazi (LH), komplike olmayan akut apandist (KOAA) ve komplike akut apandist (KAA) olarak üç grubu ayrıldı. BULGULAR: Üç yüz otuz bir erkek 139 kadın hastanın ortalama yaşı 32.29±11.44 olarak saptandı. Ortalama WBC düzeyi, LH grubunda 12.31 103/uL (±4.47), KOAA grubunda 13.3 103/uL (±3.87) iken KAA grubunda 14.08 103/uL (±4.11) olarak saptandı (p=0.016). Ortalama CRP düzeyi LH grubunda 14.27 mg/L (±19.38) iken, KOAA grubunda 36.93 mg/L (±59.44) ve KAA grubunda 40.84 mg/L (±66.68) olarak saptandı (p=0.008). Sonografik olarak ölçülen ortalama apendiks çapı LH grubunda 4.86 (±3.93) iken, KOAA grubunda 6.98 mm (±4.08) ve KAA grubunda 7.63 mm (±3.92) olarak saptandı (p=0.0001). Tüm değişkenler altgruplar arasında analiz edildiğinde USG bulgularının tüm gruplar arasında da anlamlı farka sahip olduğu gözlemlendi. TARTIŞMA: Akut apandisit tanısı alan hastaların WBC ve CRP değerlerinin istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek olduğu fakat bu bulgunun kesin tanı için yeterli olmadığı gözlendi. Ultrasonografi bulgularının hem enflamasyonun şiddetini belirlemede hem de apandist tanısı konulmasında etkin olduğu görüldü. Ultrasonografinin akut apandist şüphesi bulunan hastalarda laboratuvar testleri ile kombine edilerek standart görüntüleme incelemesi olarak uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu tanı sisteminin negatif apendektomi oranını azaltacağına inanmaktayız.