Türk Medline
Dokran

ORTA ANADOLU BÖLGESİNDE AKRAL MELANOSİTİK NEVÜSLERİN DERMOSKOPİK ÖZELLİKLERİ

SARENUR ESENER, İNCİ MEVLİTOĞLU

Türkderm-Türk Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi - 2019;53(2):53-59

Karaman Tıp Merkezi, Deri ve Zührevi Hastalıklar AD, Karaman

 

Amaç: Dermoskopi pigmente deri lezyonlarının tanısında hızlı ve güvenilir bir yöntemdir ancak akral melanositik lezyonların dermoskopisi palmoplantar bölgenin farklı anatomik yapısı nedeniyle özellik göstermektedir. Literatürler incelendiğinde akral melanositik lezyonların dermoskopisi ile ilgili yapılan çalışmaların sayısı azdır ve tüm çalışmalarda volar yerleşimli nevüsler incelenmiştir. Bu nedenlerle çalışmamızda akral bölge volar ve dorsal yüz yerleşimli melanositik nevüslerin klinik ve dermoskopik özelliklerini araştırarak ülkemiz İç Anadolu Bölgesi ile ilgili ilk demografik çalışmayı sunmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Mart 2011- Ocak 2016 tarihleri arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastalıklar Polikliniği’ne başvuran ve akral melanositik nevüs tespit edilen 97 hastanın volar ve dorsal yerleşimli 143 lezyonu dahil edildi. BULGULAR: Buna göre 55 hastanın volar, 51 hastanın dorsal lezyonu vardı. Volar lezyonların %72, 8’i, dorsal lezyonların %89’u elde yerleşmişti. En sık gözlenen dermoskopik paternler volar lezyonların %60’ında görülen paralel oluk paterni, dorsal lezyonların %39, 7’sinde görülen retiküler patern oldu. Dorsal lezyonların ABCD skoru hesaplandığında skor lezyonların %89’unda 4, 75’ten düşüktü. SONUÇ: Yaş, cinsiyet, güneş temas sıklığı, deri tipi, lezyonların anatomik yerleşim bölgeleri ve patern dağılımları arasında anlamlı fark bulunmadı. Ancak dorsal multikomponent patern özelliğindeki üç lezyonun ve non-spesifik patern özelliğindeki beş lezyonun tümü kadın cinsiyette; volar fibriler patern özelliğindeki üç lezyonun tümü deri tipi 2 grubunda, dorsal multikomponent patern özelliğindeki üç lezyonun tümü deri tipi 3 grubunda yer aldı. Olgu sayısının az olması ve her lezyonun eksize edilememesi gibi nedenlerle dermoskopik tanılar ile ABCD kriterleri arasında var olabilecek ilişki değerlendirilememiştir.