Türk Medline
Dokran

REDÜKSİYON SIRASINDA YAŞIN GELIŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ KAPALI REDÜKSİYON TEDAVİSİNE ETKİSİ

ORHAN BALTA, ERKAL BİLGİÇ, BORA BOSTAN, RECEP KURNAZ, TANER GUNEŞ, KÜRŞAD AYTEKİN

Journal of Contemporary Medicine - 2015;5(3):173-179

Zile Devlet Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği/Tokat

 

Amaç: Bu calışmada kliniğimizde kapalı reduksiyon pelvipedal alcı ile tedavi edilen hastaların reduksiyon sırasındaki yaşının kısa donemde klinik ve radyolojik sonuclara etkisini tartışmayı amacladık. Yöntem: Nisan 2004-Aralık 2011 tarihleri arasında kapalı reduksiyon ve pelvipedal alcı uygulaması ile tedavi edilmiş GKD’li 81 hastanın 126 kalcası değerlendirildi.Tedaviye başlanıldığında 0-6 ay arasında olanlar grup 1.6-12 ay arasında olanlar grup 2, 12-18 ay arasında olanlar grup 3 ve 18 aydan buyuk olanlar grup 4 olarak adlandırıldı. Gruplar kapalı reduksiyonun elde edilmesi, yeniden cıkık gelişimi, takiplerinde asetabuler displazi nedeni ile pelvik osteotomi uygulanması, son kontrollerindeki fizik muayene ve radyoloji bulguları dikkate alınarak Mc Kay sınıflandırma sistemi ve Tonnis’in tarifflediği asetabuler displazi acısından kendi aralarında karşılaştırıldı. BULGULAR: Tedaviye başlanıldığında hastaların ortalama yaşları 11.5 ay ve ortalama takip suremiz 35.1 ay idi. Grup 1’de24 kalca (%19.1), grup 2’de43 kalca (%34.1), grup 3’de 28 kalca (%22.2) ve grup 4’de 31 kalca (%24.6) mevcuttu. Grup 1 ve 2’deki hastaların hepsinde kapalı reduksiyon elde edilirken, grup 3’de 2 kalcada (%5.6), grup 4’de ise 4 kalca-da (%12.9) kapalı reduksiyon elde edilemedi. Tum gruplarda birer hastada takiplerinde yeniden cıkık gelişti.Yeniden cıkık gelişme oranı gruplara gore sırası ile %4.1; %2.3; %3.5 ve %3.2 idi. Takiplerinde asetabuler displazinin devam etmesi nedeni ile grup 1’ de 1 (%4.1), grup 2’ de 4 (%9.3), grup 3’ de 2 (%7.1) ve grup 4’ de 6 kalcada (%19.3) pelvik osteotomi uygulandı. Mc Kay sınıflandırma sistemine gore grup 1’deki kalcaların 18’inde (%81.8) cok iyi, 4’unde (%18.2) iyi; grup 2’deki kalcaların 33’unde (%86.8) cok iyi, 5’inde (%13.2) iyi; grup 3’deki kalcaların 20’sinde (%87) cok iyi, 3’unde iyi (%13) ve grup 4’deki kalcaların 14’unde (%70) cok iyi, 3’unde (%15) iyi ve 3’unde (%15) orta sonuc mevcuttu. Tonnis’ in tarif ettiği asetabuler displazi derecelendirmesine gore 27 kalcada evre 4 displazi mevcuttu. Ciddi, evre 4 displazili kalca sayısı grup 1’de 2 (% 8.7); grup 2’de 5 (%11.9), grup 3’de 5 (%20) ve grup 4’de 15 (%57.7) idi. Tum hastalarda reduksiyon oncesine gore son kontroldeki grafilerde asetabular indeks acısından anlamlı fark mevcuttu (p<0.001). Kapalı reduksiyon elde edilememe acısından grup 3 ve 4 diğer gruplardan anlamlı farklılık gosteriyordu (p=0.005). Klinik parametreler acısından yaşlar arasında istatiksel olarak anlamlı fark mevcuttu (p=0.039). Displazi acısından yaşlar arasında istatiksel olarak anlamlı fark mevcuttu (p=0.001). Çıkarımlar: Bir yaşından sonra tedaviye başlanılan kalcalarda calışmamızda kapalı reduksiyon elde edememe, asetabuler displazinin duzelmemesine bağlı pelvik osteotomi uygulanma oranı daha yuksek bulunmuştur. Daha iyi sonuclar elde edebilmek icin tedaviye erken donemde başlanılmalı ve bir yaşın uzerinde tedaviye başlanılan hastalar asetabular displazinin varlığını surdurmesi acısından yakından takip edilmelidir.