Türk Medline
Dokran

BİRİNCİL BEYİN LENFOMASI "BİR OLGUNUN KLİNİKPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ"

M ŞEREFETTİN CANDA AYÇA ERŞEN R SERHAT ERBAYRAKTAR SÜLEYMAN MEN UĞUR YILMAZ

Türkiye Ekopatoloji Dergisi - 2006;12(1):35-38

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji AD İnciraltı-İzmir

 

Amaç: Birincil merkez sinir sistemi (MSS) lenfoması, ekstranodal non-Hodgkin lenfomanın az görülen bir formu olup, son üç dekadda immun yetmezliği olan ve olmayanlarda görülme sıklığı artmıştır. Birincil MSS lenfoması MSS'de beyin, göz ve beyin-omurilik sıvısında izlenebilir. Diğer beyin tümörlerinden ayrı olarak kemo- ve radyosensitiftir. Görülme sıklığının artması ve iyi prognoz göstermesi nedeniyle saptadığımız bir birincil MSS lenfoma olgusu ilginç bulunarak klinikpatolojik özellikleri ile sunulmuştur. Olgu sunumu: 2 yıl önce, düşük ayak yakınması nedeniyle gelen, 45 yaşında erkek hastanın, serebral magnetik rezonans görüntülemesinde, sol frontal motor kortekste 2 x 1,5 cm boyutlarında kontrast tutan kitle saptanmıştır. İzlemde kitlenin zaman zaman kaybolduğu görülmüştür. Cerrahi girişimde yapılan intaoperatif frozen kesit ve imprint değerlendirilmesinde lenfoid tümör kuşkusu bildirilmiştir. Kalıcı kesitlerde, histokimyasal ve immun dokukimyasal incelemeler sonucu birincil MSS lenfoması (difüz büyük B hücreli tür) sonucuna Suloaşnıulmçı:ş tıBr. ir incil MSS lenfomasının görülme sıklığı; AIDS'li olgularda yılda 1000'de 4-5; immunkompetan olgularda 100 000'de 3-4'tür. Eskiden seyrek görülmesine karşın, geçtiğimiz iki dekadda görülme sıklığı hem immunyetmezlikli hem de immunkompetan populasyonda 7-10 kat artmıştır. İmmunyetmezlikli olgularda Epstein-Barr virusunun etken olduğu bilinmesine karşın, immunkompetan olgularda nedeni açıklanabilmiş değildir. Tanıya, tümör dokusundan alınan örneğin histopatolojik incelemesi ile ulaşılır ve % 80- 90 oranında difüz büyük B- hücreli lenfomadir. Lezyonun spontan olarak kaybolması tipiktir ve bu nedenle hayalet tümör olarak da adlandırılır. Bunlar birincil beyin tümörleri arasında çok az görülen kemo - ve radyosensitif tümörlerdir. Cerrahi eksizyonun sağaltımda yeri olmaması nedeniyle intraoperatif konsültasyonda tanı vermek çok önemlidir. Cerrahi eksizyon yalnızca; tek, geniş, yer kaplayan lezyonlarda yapılmalıdır. Olgumuz, artan görülme sıklığı, kemo- ve radyosensitif olması nedeniyle yanlış tanıdan kaçınılması ve doğru kombine sağaltım ile iyi prognoz gösteren bir tümör olması nedeniyle sunulmuştur.