Türk Medline
Dokran

EKSTERNAL DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ SIRASINDA ALINAN LAKRİMAL KESE BİYOPSİ ÖRNEKLERİNDEKİ HİSTOPATOLOJİK BULGULAR

OZLEN RODOP OZGUR, AYŞİN KAPLAN, LEVENT AKÇAY, MELİN GEÇER, ÖMER KAMİL DOĞAN

Türk Oftalmoloji Dergisi - 2008;38(1):9-13

S.b. Dr.lütfi Kırdar Kartal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, 1.göz Kliniği

 

AMAÇ: Eksternal dakriyosistorinostomi (DSR) ameliyatını sırasında lakrimal keselerden alınan örneklerin histopatolojik bulgularını araştırmak. GEREÇ-YÖNTEM: Nisan 2004 ve Mayıs 2006 tarihleri arasında nasolakrimal kanal tıkanıklığı nedeniyle U flep tekniği ile eksternal DSR ameliyatı yapılan 59 hastanın 62 arka lakrimal kese fleplerinden alınan biyopsi örnekleri histopatolojik olarak incelendi. Ameliyat öncesi klinik tanı 57 hastada primer edinsel nasolakrimal kanal tıkanıklığı(PENKT), 2 hastada sekonder nasolakrimal kanal tıkanıklığı (SNKT) idi. Anormal histopatolojik sonuçlar çıkan hastaların klinik özellikleri retrospektif olarak gözden geçirilerek ameliyattan önce veya ameliyat sırasında klinik olarak şüphe uyandırıp uyandırmadıkları araştırıldı. SONUÇLAR: Lakrimal keselerde en sık rastlanan histopatolojik bulgular; kronik nonspesifik inflamasyon(n: 54, %87, 09), fibrosis (n: 17, %27, 41), distrofik kalsifikasyon (n: 14, %22, 58), idi. Daha az sıklıkta granulasyon dokusu (n: 9, %14, 51), hyalinize bağ dokusu (n: 3, %4, 83), kapiller damar proliferasyonu (n: 2, %3, 22), fibroblastik proliferasyon (n: 1, %1, 61), disosiye epitel hücreleri (n: 1, %1, 61) ve bir kesede ise lenfoma (%1, 61) tespit edildi. Toplamda 1 kesede (%1, 61) belirgin patoloji saptandı. Bu hastaların ameliyat öncesi klinik özellikleri incelendiğinde 2‘sinin ameliyat öncesi şüphe uyandırdıkları tespit edildi. TARTIŞMA: DSR sırasında alınan lakrimal kese biyopsi örneklerinde en sık rastlanan histopatoloji kronik nonspesifik inflamasyon ve fibrosis. Lakrimal kese neoplasmalarına vakaların %1, 61‘inde rastlanmıştır ve klinik olarak vakaların % 3, 22‘ünde şüphelenilmiştir. Sonuç olarak DSR sırasında rutin kese biyopsisine gerek yoktur, sadece klinik olarak şüphe uyandıran olgularda yapılması gereklidir.