Türk Medline
Dokran

FARKLI RİNORE OLGULARININ ENDOSKOPİK ENDONAZAL TEDAVİSİ VE SONUÇLARI

ALİ ERDEM YILDIRIM, NURİ ERALP ÇETİNALP, DENİZHAN DİVANLIOĞLU, FATİH ALAGÖZ, ENGİN DURSUN, AHMED DENİZ BELEN

Türk Nöroşirürji Dergisi - 2013;23(3):266-271

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirürji Kliniği, Ankara, Türkiye

 

AMAÇ: Rinore, subaraknoid aralık ile ekstrakraniyal bölge arasındaki anormal bağlantı ile ortaya çıkan ve nadir görülen bir durumdur. Nadir görülmesine rağmen tedavi edilmez ise ciddi morbidite ve mortalitelere neden olabilmesi rinore tedavisini önemli kılmaktadır. Rinorenin en sık nedeni travma olmakla birlikte intrakraniyal hipertansiyon, idiyopatik veya iyatrojenik nedenlere bağlı da görülmektedir. Rinore tanısı, sıvıda beta-2 transferrin incelemesi ile doğrulanmakta olup, Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve BT sisternografi ile desteklenmektedir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada, kliniğimizde 2010 ile 2013 yılları arasında endoskopik hipofiz cerrahisine bağlı olmayan, 13 rinore olgusunun etiyolojik nedenleri, endoskopik endonazal tedavisi ve sonuçlarını sunmaktayız. BULGULAR: Hastaların, 6 tanesi travma sonrası kaide kırığı nedeniyle, 3 tanesi spontan meningosel nedeniyle, 1 tanesi anevrizma cerrahisinde yapılan klinoidektomi sonrası, 1 tanesi ateşli silah yaralanması sonrası, 1 tanesi tüberkülum sella meningiomu cerrahisi sonrası ve 1 tanesi psödotümör serebri nedeniyle oluşan rinorelerdir. Tüm hastalara endoskopik endonazal yolla girişim yapılarak çok tabakalı yöntemle tamir uygulandı. SONUÇ: Tüm hastaların rinoresi kesildi ve hastalarda herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. Tüm hastalar ortalama postoperatif 5. günde taburcu edildi. Ortalama 21,5 aylık takip süresinde hiç bir hastada rekürrens görülmedi. Günümüze kadar rinore tedavisinde birçok yöntem kullanılmış olup endoskopik endonazal girişimlerin yaygınlaşması ile bu yaklaşım rinore tedavisinde ilk seçenek haline gelmiştir.