Türk Medline
Dokran

TİP-A AKUT AORT DİSSEKSİYONUNUN CERRAHİ TEDAVİSİ: ERKEN VE GEÇ DÖNEM SONUÇLARI

MURAT BÜLENT RABUŞ, KAAN KIRALİ, MUSTAFA GÜLER, SUAT NAİL ÖMEROĞLU, DENYAN MANSUROĞLU, ERCAN EREN, BAHADIR DAĞLAR, MEHMET BALKANAY,ESAT AKINCI, GÖKHAN İPEK, ALİ GÜRBÜZ, TURAN BERKİ, ÖMER IŞIK, CEVAT YAKUT

Archives of the Turkish Society of Cardiology - 2000;28(10):622-629

Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği

 

Akut aort disseksiyonları, günümüzdeki tüm tıbbi ve teknolojik ilerlemelere karşın halen ciddiyetini koruyan ve erken tanıda gecikilmesi durumunda hastaların kaybedilmesine yol açan patolojilerdir. Bu çalışmanın amacı akut Stanford tip A aort disseksiyonu tanısı ile cerrahi onarım uygulanan hastaların erken dönem sonuçlarını irdelemektir. Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, Şubat 1985 ile Ocak 1999 tarihleri arasında 318 hastaya intratorasik aort anevrizması ve/veya disseksiyonu nedeni ile cerrahi girişimde bulunulmuş olunup bu hastaların 48'inde (%15.1) akut-tip A aort disseksiyonu nedeniyle cerrahi onarım uygulandı. Hastaların 40'ı (%83) erkek ve 8'i (%17) kadın, yaş ortalaması 49.9±11.1 (21-70) yıl idi. 48 hastadan 24'üne (%50) sadece çıkan aorta replasmanı yapılırken (Grup I) diğer 24'üne (%50) çıkan aorta + arkus aorta replasmanı yapıldı (Grup II). Aort kapağı 35 hastada (%73) korunurken (Grup A) 13 hastada (%27) replase edildi (Grup B). Yaşayan hastalar ortalama 2.67±1.95 yıl (1 ay-8 yıl) takip edildi.Erken mortalite oranı 11 hasta ile %22.9 iken 2 hasta (%4.2) geç dönemde kaybedildi. Toplam mortalite oranı %27.1'di. Tek değişkenli analizde hemodinamik instabilite, koroner arter hastalığı, pompa süresi, renal komplikasyonlar, majör nörolojik komplikasyonlar ve kardiyak komplikasyonlar erken mortaliteyi artırıcı risk faktörleri olarak saptandı. Çok değişkenli analizde ise ileri yaş, geçirilmiş kardiyak cerrahi girişim, pompa süresi, renal ve kardiyak komplikasyonlardan oluşan model daha yüksek bir mortalite oranı ile ilişkili bulundu. Gruplar arasında survi dağılımı açısından anlamlı bir fark saptanmadı. En sık rastlanan morbiditeler renal fonksiyon bozukluğu, nörolojik komplikasyonlar ve ritm problemleri idi. Aort kapağının korunmuş olduğu grubun preoperatif ve postoperatif ekokardiyografik parametreleri karşılaştırıldığında aort yetersizlik dereceleri arasında önemli fark saptandı (p<0.001) ve aort yetersizliğinin önemsiz dereceye indiği tespit edildi. Takip edilen 35 hastanın 31'i NYHA class I ve 4'ü class II fonksiyonel kapasiteye sahipti.Akut tip-A aort disseksiyonlarında erken cerrahi yaklaşım, hastalığın doğal seyri sırasındaki mortalite oranını anlamlı bir şekilde düşürmektedir. Mortalitenin önlenebilir değişkenlerinin dikkatle irdelenmesi önemlidir. Aort yetersizliğinin derecesi ne olursa olsun mümkün olan her durumda aort kapağını korumaya yönelik cerrahi girişim ön planda tutulmalıdır. Aort kökünün etkilendiği olgularda etekli kompozit greft ile total aort kökü replasmanı tercih edilebilir. Hasta takipleri için en az yılda bir kez TEE ve kontrastlı-CT yapılmasını geç dönem komplikasyonların erken tanısı için önermekteyiz.